SİLİFKEDE GEZİLECEK YERLER

İonlar tarafından bir koloni kenti olarak kurulan SilifkeMersin sınırları içerisinde yer alan 20’den fazla antik kentin yarıdan fazlasına ev sahipliği yapan, Anadolu uygarlıklarının hemen hepsinin yönetimi altında kalmış zengin tarihi ve kültürel izler taşıyan bir coğrafya. Turkuaz denizi, minik adaları, sessiz sakin koyları ve birbirinden samimi çok kültürlü halkıyla, ister deniz ve güneş tatiline, isterseniz kültür turuna gelin, veya günbatımında uğrayıp taptaze balıklarıyla rakınızı yudumlayın, bir parçanızı bırakıp döneceğiniz bir cennet ilçe.
Caretta Caretta ve yeşil kaplumbağanın en önemli üreme alanı, dünyanın en önemli kuş göçü yolu üzerinde bulunan Göksu Deltası, Akdeniz keşiş foku Monachus monachus’un ve mavi yengeç ile lagos balığının evi, onlarca endemik bitki türünü kucaklayan toprağı, suyu ve havasıyla Silifke, doğanın en saf, 

Silifke’de Gezilecek Yerler

1. Uzuncaburç

en temiz hali.
Mersin’in en önemli ve en iyi korunmuş tarihi kalıntısı olan Uzuncaburç, Helenistik çağda Olba Krallığı’nın ibadet yeriymiş. MS. 72’de İmparator Vespasianus, Olba’dan ayrılarak Diocaesarea (Tanrı-İmparator Kenti) adıyla özerk, kendi adına para basabilen yeni bir site kurmuş.
Diocaesarea’da bulunan Zeus Tapınağı, burç ve piramit çatılı anıtmezar Selefkoslar, sütunlu cadde, tiyatro, tören kapısı, çeşme, Şans Tapınağı ve Zafer Kapısı Roma döneminden kalma yapılar olarak biliniyor. 5. yy’da Hıristiyanlığın gelişmesiyle kiliseye dönüştürülen Zeus Tapınağı’na yeni kiliseler de eklenmiş. Adını ise Anadolu Türklerinin buraya şehrin sembolü olan yüksek burcun ismini vererek “Uzuncaburç” olarak adlandırmasıyla kazanmış.

2. Şeytan Deresi Kanyonu ve Adam Kayalar


Anadolu’da ve Avrupa’da bir eşi daha bulunmayan Adam KayalarŞeytan Deresi Kanyonu‘nun sarp yamaçlarında MÖ. 1’inci ila 2’inci yüzyıllar arasında yapıldığı tahmin edilen büyük boyutlardaki insan kabartmaları. Türkiye’nin en önemli tarihi eserlerinden biri olan kabartma bölgesinde; 11 erkek, 4 kadın, iki çocuk, bir dağ keçisi ve bir Roma Kartalı kabartması yer alıyor.
Birbirleriyle bağlantılı anlatımı olan ve yan yana çok figürlü kabartmaların bir arada görüldüğü bölgedeki kabartmaların bir defada yapılıp bitirilmediği, arka arkaya 500 yıl boyunca insanların ölülerini gömerek daha sonraları anma törenleri için geldikleri tespit edilmiş. Mersin Kızkalesi’ni yukarıdan gören bir manzaraya sahip olan Şeytan Deresi Kanyonu’nda bu kabartmaların yapılma nedeni ise, sahilden iç bölgelere giden vadi yollarını kontrol etmek içinmiş.

3. Olba Antik Kenti

Uzuncaburç’un 4 km doğusunda yere alan Olba Antik Kenti, Helenistik dönemde Olba Krallığı’nın merkezi ve önemli bir ticaret şehri olarak kurulmuş. Kazı alanında, MÖ. 193-211 yılları arasında Septimus Severus zamanından kalma çeşme binası, su kemeri, evler, tiyatro ve nekropol bulunuyor.
Diğer bir önemli eser ise nekropolün bulunduğu vadi üzerine kurulu 150 m uzunluğunda, 25 m yüksekliğinde dört kemerli akuadük. Bu yapı su kemerinin korunması ve çevrenin gözetlenmesi için kuleler inşa edildiğini gösteriyor. Antik çeşme ile aynı dönemde yapılmış olan su kemeri, Bizans İmparatoru II. Justin yönetimi sırasında onarım görmüş. Çeşmenin yanında bulunan tiyatro binası ile sahnenin bir bölümü günümüze dek gelebilen Olba’nın, nekropol sahasındaki kaya mezarları ve lahitleri mutlaka görülmeli.

4. Cennet-Cehennem Mağaraları


Silifke-Narlıkuyu yakınlarında yer alan ve doğal yollarla oluşmuş, çok derin mağaralar olanCennet ve Cehennem Mağaraları, Kültür ve Turizm Bakanlığınca müze kapsamına alınan Mersin’in en heyecan verici yerleri arasında. 135 m derinliğinde olan Cennet Obruğu, kireçtaşı katmanları içinde karstik süreçler sonucunda oluşan, dik, kapalı bir karstik mağara sistemi içerisindeki galerinin tavanının çökmesi ile gelişmiş. Bir yer altı akarsuyu da diyebileceğimiz bu sisteme 450 basamakla iniliyor.
Mağaraların girişinde yer alan kilisenin haricinde tabana inen merdivenli yolun bitiminde Helenistik dönemden kalma bir Zeus Tapınağı yer alıyor. 110 m derinliğine sahipCehennem Obruğu ise, bir yeraltı mağarasının tavanını aşındırıp, çökmesiyle oluşmuş. Fakat dar ve dik olmasından dolayı tabanına inmek mümkün olamıyor. Zira manzarası bile epey korkutucu!

5. Aya Tekla Kilisesi



 
Taşucu yolu üzerinde yer alan ve Meryemlik olarak da adlandırılan Aya Tekla Kilisesi, Hristiyanlığı yaymak için yollara düşen St. Paul’ün vaazlarından etkilenen Aya Tekla’nın 17 yaşından itibaren kendini dine adayarak öldürüleceğini öğrendiğinde kaçıp saklandığı bir mağara. Hıristiyanlık inancını yayarken mucizelerle hastaları da iyileştirdiği söylenen Aya Tekla’nın sığındığı mağara kayboluşundan sonra Hıristiyanlarca kutsal sayılarak kiliseye dönüştürülmüş. 6. yüzyılda İmparator Zenon tarafından Aya Tekla’ya ithafen yaptırılan kilise ile hamam, sarnıç, mezarlık ve şehir suru kalıntıları günümüze kadar gelmiş

6. Astım Mağarası


Dilek Mağarası olarak da bilinen Astım Mağarası, Cennet Çöküğü’ne 300 m mesafede yer alan, içerisine helezonik demir bir merdivenle inilen ve birbiriyle bağlantılı, uzunluğu 200 metreyi bulan galeriler, dev sarkıt ve dikitlerle süslü bir mağara. Nem oranının yazın % 85, kış aylarında ise % 95’e kadar çıktığı mağara içinde, tarih boyunca astımlılara iyi geldiğine inanıldığı için dilek tutuluyor. Oldukça ilginç oluşumların bulunduğu mağarasının ısısı ise 15 dereceyi geçmiyor.

7. Silifke Kalesi ve Tekirambarı Su Sarnıcı


Helenistik veya erken Roma dönemine ait olduğu düşünülen Silifke Kalesi, 185 metre yüksekliğinde Silifke’ye hâkim bir tepede y er alıyor. Silifke’nin panoramik olarak izlendiği, etrafı hendekle çevrili olan kalenin içerisinde kemerli galeriler, su sarnıçları, depolar ve diğer yapı kalıntıları bulunuyor. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde 17. yüzyılda 23 burca sahip yapının içerisinde bir cami ve 60 ev bulunduğu yazsa da günümüzde halen görülebilen 10 buç bul

8. Poimenios Hamamı ve Üç Güzeller

Kalenin eteğinde yer alan Tekirambarı Su Sarnıcı ise, Bizans döneminden kalma 46 m uzunluğunda, 23 m genişliğinde ve 14 m derinliğinde bir su deposu. İçerisine helezonik merdivenle inilen sarnıç, Anadolu sarnıç mimarisinde örneği az görülen bir yapı. Suyun sızmasını önlemek ve anıtsal bir özellik vermek amacıyla tüm duvarları düzgün kesme taşlarla desteklenmiş, bir de yuvarlak kemerli niş oluşturulmuş. Tamamen bakımsız durumda.

9. Narlıkuyu


Minyatür bir cennet olan Narlıkuyu, deniz dibinden çıkan tatlı su nedeniyle soğuk ve berrak olan, ne kadar derin olursa olsun dibini görebildiğiniz turkuaz denizi, buraya özgü leziz “kaya koruğu” turşusu ve “logos balığı” ile balık lokantalarıyla ünlü bir koy. Ortaçağ’daki adı Porto Calamie olan Narlıkuyu, antik çağ ve Hıristiyanlık dönemlerinde Cennet ve Cehennem Obruklarına tapınmaya gelenler için bir deniz kapısı olan hamamıyla bilinse de, kuzeyinde Roma ve Bizans dönemlerine ait yapı kalıntıları, taş kemerler, sarnıçlar ve Cennet Obruğu’nun hemen yanında bir Zeus Tapınağı bulunuyor. 

10. Tisan Koyu ve Afrodisias Mozaiği

“Kilikya Afrodisiası” olarak da bilinen Tisan Koyu, antik Afrodisias yerleşiminin bulunduğu tarihi bir bölge. Turkuaz denizi ve yemyeşil doğasıyla dünyanın en güzel 13. koyu seçilen ve bakir bir koy olan Tisan aynı zamanda, Yunan kolonisi olarak kurulmasından dolayı pek çok tarihi kalıntıya da sahip. Afrodisias Bölgesi kilise ve kale gibi kalıntıların yanı sıra mozaikleriyle de ünlü cennet bir koy. Afrodisias Helen dilinde “Aphrodite Adanmış” veya “Aphrodite Yurdu” anlamına geliyor. Afrodisias Mozaiği ise yarımadanın doğu kıyılarında yer alan ve 6’ıncı yüzyıla ait Pantaleon Kilisesi’nin tabanında bulunuyor. Antik yerleşim yerinde bulunan MÖ. 12’inci yüzyıldan kalma diğer kalıntılar ise yarımadanın güneyinde ve ortalarında yer alıyor.
Aphrodisias’ın doğusunda bu günkü adıyla Dana Adası olarak bilinen Antik Pithyussa Kenti, Fransalı tüccarların ticaret yeri olarak kullandıkları bir liman kentiymiş. Adada bulunan kalıntılar arasında kilise, mezar ve lahitler mevcut.
KAYNAKÇA: https://gezievreni.com/silifke-gezilecek-yerler/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HARİTA ÇEŞİTLERİ

YİVLİK TEPESİNDE HAYVAN FİGÜRÜ

ÇERAPUNÇİ:DÜNYANIN EN ÇOK YAĞIŞ ALAN YERİ